Kıyamet dedikleri… Kuyruklu olmasın!
Antik Yunan’dan günümüze akan 30 trajedi ve yazarında ağırlıklı bir “yazgı”cılık varmış, Aiskhylos hariç. “Onun eserlerinde karar vericiler ne Tanrılardır ne başka güçlerdir, yalnızca insandır. Onun kişileri ne istediğini bilen kimselerdir, yaşamı yönlendiren güç, insan olmanın gücüdür.”
Tüm Antik kent’lerde olduğu gibi MÖ 500’lerde de Mitolojik Tanrıların hükümranlığında yaşayan Aiskhylos’un Prometheus’u, Zeus’a başkaldırıyor, ateş’i ondan alıp insan’a veriyor, bilimi ve aydınlanmayı, sanatı, duyguyu temsil ediyor. Bu arada Zeus sadece şiddet tanrısı olarak çiziliyor.
Aydın yazarların her dem toplumu aydınlatması tesadüf değil ve yazarlar varoldukça “her şey aynı” demek gibi bir lüksümüz yok! Antik Çağ’dan günümüze gerçekliğin yaratımı, yaratımın gerçekliği sayesinde “modern” yaşamı açıklayabiliyoruz, keza bilgi bilinci geliştiriyor, taleplerimiz her defasında ilerleyerek değişiyor.
300 bin yıldır insanlaşmaya evrilen, çeşitli alfabeler yaratarak anlaşma yolları yaratan, insanlığı basamak basamak yukarı çıkaran genlerimiz ve bilincimizle tüm bu mirası üzerimizde taşıyoruz. İşte o mirası çoğaltmak için “karar verici” olacak mıyız? Bunu bize bilincimiz söyleyecek.
Gelelim 1910’da dünyaya “düşen” Halley “Kuyruklu Yıldız”a ve onun “altında bir izdivaç”a…
Herkes bir telaş, kuyruklu yıldız çarpınca ne yapacaklar? Zırvalık had safhada! Boş konuşanlar, korkudan bayılanlar, bizim semte düşmez kıvamındakiler, kıyamet kopacak diyenler, kıyamet kopacak diyenler… İrfan, bilimsel bilgiler yazıyor kuyruklu yıldızın ne olduğunu anlatıyor, okuyan kim?
“Niçin böyle faydalı, ciddi makalelerin alıcısı yoktu?... Hemen her gün fikirce üslupça aynı bayağı tarzda tekerrür eden çarpık yazıları adet alışkanlığı ile okuyorlar. Bilgilerini artıracak, zihinlerini kuvvetlendirecek ciddi yazıları okumaya üşeniyorlar.”
Halley hakkında kadınlara konferans veriyor İrfan ama görüyor ki kendinden çok birbirlerini dinliyorlar. O anlatırken uyuklayanlar çoğalınca da şu cümle kaçınılmaz; “Kadınlar için sükût yorgunluk, söylemek dinlenmektir.”
Artık biraz da dalgasını geçiyor, türlü senaryolarla meraklandırıcı yıldız hikayeleri anlatıyor, nasıl olsa yıldız düştüğünün ertesi günü hayat aynı devam edecek, biraz beyinler farklı çalışsın, eğlenelim kabilinden! H. Rahmi okuyorsak “espri komik” olmazsa olmaz…
Bu konferanslar sayesinde fakat, esrarengiz ve yıldız konusunda ciddi bir kadınla mektuplaşıyor İrfan. Ama onun için gönül işleri arka planda; “Doğacak evladını hayaline erdirmek için zamanının gelişmelerine uygun mektep hazırlamayı bile düşünmeyen bir milleti, kahır ve sefalete düşmüş nüfusu artırmaya hizmet etmek insana yakışır mıydı?” diye düşünüyor.
Ne var ki bilgiye önem veren ve “karar verici” karakteriyle tanış olduğu kalem arkadaşı Feriha’yla tam da yıldızın kayacağı o gün Halley’in altında “izdivaç”ları gerçekleşiyor;
“Tamamıyla sabah olmuş da haberimiz yok! Hani ya Halley’in kuyruğundan geçecektik? Hepimiz zehirlenecektik?”
H. Rahmi üstat bu cümleyle romanını bitirmez, artık öğrendik! Elbette onun da son sözleri olacak;
“Tehditçiler, Halley’in dünyadakilere bir şey hissettirmeksizin olanca nezaketiyle geçip gittiğini görünce, kaç zamandır bulaşık bir hastalığa dönüşen genel korkuyu tekrarlamak için Dünya’ya çarpmak üzere geri döneceğini iddia etmeye varmaktan çekinmediler. İnsanların yalancılıktaki cüretine bundan büyük misal mi olur? Halley geri dönecektir. Fakat 75 sene sonra! Şu satırları okuyanların içinde 1985 senesine kadar hayatta kalacak bahtiyarlar bulunursa geçirdikleri şu tecrübeye istinaden gelecek evlatlarımıza kulak asmamalarını tavsiye etsinler.”
Biz de buradan 2060’a mı tavsiye etsek!
(Bu arada okuduğum baskı çok özensiz hatalarla doluydu yazık ki, bu yayınevinden(Ren) okumanızı da tavsiye etmem!)
Hüseyin Rahmi Gürpınar, “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”, Ren Kitap 2018
Afşar Timuçin, “EskiÇağ Aydınlığı Yunan-Roma döneminin kısa kültür tarihi”, BulutYayınları 2018
Yorumlar
Yorum Gönder